31 Mayıs 2011 Salı

Sokak cocugu Tugra

Burada havalar isindi. Biz de park sezonunu actik. Ama ne acmak. Sabah aksam parklardayiz. Hava karariyor, zor ikna ediyorum Tugra Beyi iceri girmeye. Yoksa ona kalsa acliktan olene, kaydirak tepesinde uyuyakalana kadar oynar. Ne yapsin cocuk, onu suclayamam, genlerinde var. Zira bana annem "yastigini yorganini da asagiya atayim mi?" dermis.

Ikinci cocuk???

Ben cocuklari cok seviyorum. Bazisi sadece kendi cocugunu sever, tamam ben de Tugra'yi bir baska seviyorum orasi tartisilmaz ama genel olarak cocuklari cok seviyorum. Bebek de degil daha cok cocuklari seviyorum. Kucucuk halleriyle koca adam gibi gezmelerini, dunyayi kesfetmeye calismalarini, boylarindan buyuk laflar etmelerini, oyun oynarkenki sevinclerini cok seviyorum. Bence benden tam bir anaokulu ogretmeni olurmus.

20 Mayıs 2011 Cuma

Ben ben hep ben!

Tugrisko her gecen gun buyuyor. Buyudukce de degisiyor. 2 gundur bir haller oldu kendisine. Bir tutturma, bir memnuniyetsizlik, bir sinir. Bir de dilinden dusmeyen cumle "Ben yapicam, ben acicam, ben cikicam" vs..Ben artik buyudum demeye calisiyor, kendini ispat etmeye calisiyor kucuk adam. Iki yas sendromuna dogru da uygun adim mars mars ilerliyoruz.

 Simdilik sakinim, bu donemi bekliyorduk zaten merakla. Cok merak etmesek iyiymis tabii :) Boyle durumlarda once sinirleniyorum, sonra kendimi sakinlestiriyorum, sinirlensem, kizsam ben de inatlassam, bir sonuc getirecek mi? Hayir, ustelik Tugra daha da cok direnecek. Dikkatini dagitmaya calisiyorum, sevdigi birseyler veriyorum eline vs. Tabii bendeki bosalmayan sinir sonra baska bir yere bosalmaz umarim :) Zaten siniri gecince tatliligi, sirinligi ile unutturuyor bana herseyi.

Kucuk oglum buyumus de iki yas sendromuna da girmis, aman da aman :)

Kitap Kurdu Tugra

Benim oglum tam bir kitap kurdu. Daha akli ermeden almaya baslamistim ben kitap ona. Tam olarak konsantre olup dinleyemese de ufak ufak okumaya baslamistim. Simdi ise her an her saniye kitap okumaya hazir bir sekilde geziyor. "Anne titap okuyalim". Bir kitap bitiyor, "Baska titap okuyalim". Cok hosuma gidiyor. Kitaplardan o kadar cok sey ogreniyor ki. Genellikle kitabi okumuyorum ben zaten. Resimlere bakarak, gostererek anlatiyorum. Ona sorular soruyorum. Bir sure sonra o okumaya basliyor bana kitabi. Cogu zaman sasirtiyor beni, kitaptaki karakterin adini soyleyiveriyor. "Kim gelmis oglum" diyorum, "Antoni" deyiveriyor, o an yumul zaten o "Antoni" diyen agiza.

13 Mayıs 2011 Cuma

Evdeki diktator degil evdeki diplomat olmak

Cocuk gelisimi uzerine cok fazla kitap okudugum soylenemez. Simdiye kadar sadece iki kitap okudum. Birisi Harvey Karp'in "Mahallenin En Mutlu Yumurcagi" adli kitabi, digeri ise hala okumakta oldugum Leyla Navaro'nun "Beni Duyuyor musun?" adli kitabi.

Karp'in kitabi 1-4 yas arasi cocuklarin, bizlerden nasil farkli dusundukleri ve onlarla nasil iletisim kurmamiz gerektigi uzerine. Iki yas sendromu ile mucadele yontemlerinden de bahsediyor. Navaro'nun kitabi ise genel olarak cocuklarla iletisim yontemlerinden.

Tugra'nin yemek yeme seromonisi

Tugra 6 ay sadece anne sutu ile beslendi. Her an hazir her an taze anne sutunu isteyerek bayila bayila icti ve bir tosuncuk oldu. Gel gor ki 6 aylik olup da ek gidaya baslayinca yemek yedirme seromonileri basladi, halen de devam ediyor. Tugracim hicbir zaman istahli bir cocuk olmadi. Krakerlere gosterdigi istah haricinde...

9 Mayıs 2011 Pazartesi

Annelik halleri

Nasil anlatsam, nerden baslasam. Ne nasil yemek yedigini, ne nasil uyudugunu, ne cocuk buyutmeye dair diger seyleri anlatmak istiyorum. Sadece onu ne kadar cok sevdigimi anlatmak istiyorum.

Ben ezelden beridir, hatta eketoka 6-7 yaslarimdan beridir, yani kendimi bildim bileli cocuk seven bir insanim. Ama kendi cocugum olduktan sonra yuregim kocaman oldu, artik sigmiyor gogus kafesime sanki. Onun icin yasiyorum artik, onun icin mutlu oluyorum. Cunku biliyorum ki ben mutlu isem o da mutlu. Ona surekli onu ne kadar cok sevdigim soyluyorum. Bilsin, emin olsun sevgi ile buyusun, sevgi dolu bir insan olsun istiyorum.

Arkadas canlisi Tugra

Tugra henuz 20 aylik, aslinda 10 gun sonra 21 aylik olucak. Henuz iki yas sendromuna girmedi. Herseye 'benim' diyerek atlamiyor. Kiskanclik huyu hic yok, yani simdilik. Buyuk konusmamak lazim yine de. Yolda gordugu cocuklarin pesinden 'arkadas, arkadas' diye kosuyor. Gecen gun Ithaca'nin meshur bir dondurmacisi var, Purity Ice Cream diye. Sundae'nin mucidiymis. Neyse oraya gittik. Bir kosede cocuklar icin oyuncaklar koymuslar. Bizimki artik ogrendi, dondurmacidan iceri girince, dogru oyuncak kosesine kosuyor. Orada oynarken, 4-5 yaslarinda belki daha da buyuk bir cocuk yanina geldi. Bizimki yine sevecen sevecen 'abi abi' dedi, elindeki oyuncagi cocuga uzatti. Cocuk hic orali olmadi. Bizimki en sirin gulumsemesini takinip bir daha uzatti. Cocuk yine orali olmadi. Bizimki de vazgecti. Ben ne yapacagimi sasirdim. 'Aferin oglum sana' dedim sadece. Ama cok sevimliydi.

7 Mayıs 2011 Cumartesi

Anne olmaya bayiliyorum

Anne olmaya bayiliyorum, cunku...

Tugra'nin her firsat buldugunda 'op op' diyerek gelip beni opmesine bayiliyorum.

Uykuya gecerken ben yaninda yatiyorsam elini tisortumden iceri sokmasina, yanagimi oksamasina bayiliyorum.

Cogunlukla 'anneci' bazen 'annecim' diye bana seslenmesine bayiliyorum.

Parka gidecegini anladiginda sevinc cigliklari atmasina, ayakkabilarini getirip 'din din' (giy demeye calisiyor) demesine bayiliyorum.

Ona kitap okumaya, bir sure sonra kitabi ezberleyip benimle okumasina bayiliyorum.

Bana gulmesine bayiliyorum. O gulunce dunya guluyor sanki.

Aklina esip boyundan buyuk cumleler kurmasina bayiliyorum. Misal pizza kutusunu gorunce 'Amca mama getirdi', pijamasini eline alip 'pijama buldum' ya da ' Ben Tuvva kitap okusun', 'Hava soguk semsime alalim'. Ay yerim ben onu..

Benimle sarki soylemesine bayiliyorum. Favorimiz ari viz viz sarkisinda duet yapmak.

Onun buyudugunu, her gecen gun yeni birsey ogrendigini gormeye bayiliyorum.

Kendi kendine oyun oynayisini izlemeye bayiliyorum.

Kisacasi her an her saniye anne olmaya bayiliyorum. Iyi ki varsin canim oglum. Seni cok ama cok seviyorum.


5 Mayıs 2011 Perşembe

Tugra ve Bryant Park- NYC

NewYork'a yakin mesafede Ithaca koyunde (!) oturdugumuz icin arada kafamiza esince buyuk sehir havasi koklamaya, azicik korna sesi duymaya, kaldirimda hizli hizli yuruyen insanlar gormeye, gokdelen seyretmeye NewYork'a  gidiyoruz. 2 gun once yine Turkiye'den arkadaslarimizin gelmesi vesilesi ile bir NYC ziyareti gerceklestirdik. Otelimiz sans eseri Bryant Park'a yakinmis. Cok duymustum methini, otele yerlesip ilk is solugu Bryant Park'ta aldik.

NYC gibi bir metropolde, o kadar gokdelenin arasinda Central Park ve Bryant Park gibi yerlerin olmasi ne harika. Daha Central Parki tam gormedik gerci ama biz Bryant Parka bayildik. Yemyesil, heryerde cicekler, masalarda yemek yiyen, kitap okuyan insanlar, is cikisi birseyler icmeye gelmis takim elbiseli insanlar, cocuklar icin atli karinca, kucuk bir fiskiyeli havuz..

Tugra'nin favorisi ise 'Bryant Park Reading Room'. Parkin bir bolumune raflar koymuslar, cesit cesit kitaplar. Isteyen gidiyor, alip okuyor. Dusunsenize yemyesil bir parkta, kus seslerinin arasinda kitap okuyorsunuz. Tam ne harika derken, cocuklar icin de bir bolum oldugunu gordum. Tugra gibi kitap kurdu bir cocuk icin NYC gezisi daha guzel hale gelemezdi herhalde. Hem de hepsi gicir gicir, en cok satan cocuk kitaplariydi. Cocuklar icin kucuk masalar, kucuk sandalyeler de koymuslar. Tek kelimeyle bayildik. Acik havada, muhtesem bir atmosferde Tugra ile kitap okuduk. O arada kuslara bakip 'bak kus bak kus' dedi. Cok eglendik.

Medeniyet boyle birsey galiba. Keske bizim Ankaramiz'da, Istanbulumuz'da ve hatta butun sehirlerimizde de boyle yerler olsa. Insanlar kitap okumaya boyle tesvik ediliyor burda iste. Bizim yasadigimiz sehirde, marketlerde cocuk kitaplarinin bagislandigi ve isteyenlerin gidip bedavaya kitap alabildikleri raflar var. Kucuk mucuk dinlemeden butun sehirlerde kutuphaneler, hepsinde turlu turlu cocuk kitaplari var. Nasil ozeniyorum bir bilseniz. Geliriniz dusuk bile olsa kitap okuyabiliyorsunuz. Ne harika...