26 Eylül 2013 Perşembe

Hamilelik Günlüğüm 21. Hafta - Hamilelikte süs püs

Hamilelikte süslenip püslenmek için ne yapmalı? Nerden nasıl alışveriş yapmalı? Hepsi için buyrunuz:

http://www.bebekveben.com/2013/09/24/berrakin-hamilelik-gunlugu-21-hafta/

Çocuklu bir annenin alışveriş rehberi


Oldum olası alışveriş yapmayı, süslenip püslenmeyi seven bir şahsiyetim. Alışverişi seviyorum dediysem memur bir ailenin çocuğu olduğum, sonunda da dönüp dolaşıp kendim de memur olduğum için İstinye Park’ın VIP mağazalarından alışveriş yaptığım zannedilmesin. Ben çocukluğumda öğrendim indirimleri kollamayı. Annemle Kızılaya gider, binbir pazarlıkla bir şey alırdık. Sonra başka mağazada aynısını görünce beni elimde poşetle kapıda bekletir, kendi girer sorardı fiyatını ucuza almış mı diye. Eskiden ayıp olurdu, yan mağazanın poşeti ile diğer mağazaya girilmezdi. Ankara’da pek pazar kültürü olmadığından, İstanbula her gittiğimizde pazara atardık kendimizi. Dünyayı alırdık görmemiş gibi.

Şimdi anneme çok dua ediyorum. İdmanlı yetiştirmiş beni. Zira çocuklu bir kadınsanız, e bütçeniz de kısıtlı ise alışveriş yapmak sağlam matematik, fayda-maliyet hesabı, optimizasyon kuramı vesaireye hakim olmayı gerektiriyor. Öyle girdiğiniz mağazada ben bunu beğendim diyerek çat diye alamazsınız. Çocuğun kışlık botuydu, gocuğuydu, spor ayakkabısıydı, okul çantasıydı, özel okul taksidiydi derken size alışveriş yapmaya çok kısıtlı bir bütçe kalır.

İşte bu yüzden,
- Herşeyle uyan kıyafet almak temel mottodur. Öyle fuşya elbise aldım, buna uygun ayakkabı, çanta, küpe alayım gibi masraf çıkartıcı alışverişlerden kaçınılır.

- Çocuklu bir kadın kırmızı pantolon alamaz. Onun yerine siyah alır, herşeyle giyer.
- Aynı şekilde kırmızı, mor ayakkabı da alamaz. Ben gaza geldim aldım bir mor ayakkabı ne oldu, senede bir bilemedin iki defa giyiyorum. Onun yerine alaydım bir siyah, lacivert ayakkabı, çanta vs.

- Janjanlı marka çantalara dünya para vermez, verse de pişman olur. Çünkü o çanta, içine emzik, çocuğun su şişesi, dinazoru, bebeği gire çıka hallaç pamuğuna döner. 2 çantamı böyle feda etmiş bulunmaktayım.
Bundan dolayı, hem seviyorum hem sevmiyorum aslında internet alışverişini. Bazen bakıp iştahınızın kabarmasına sebep olabiliyor. Ama bazen de kendinizi frenlemeniz açısından iyi olabiliyor. Kimi zaman girdiğim mağazada denediğim pantolonu içimde biraz bile şüphe olsa, o kadar denedim fena da olmadı diyip alabiliyorum. Ama internet alışverişinde beğendiklerimi sepete atıp atıp, derin bir nefes alıp, saçmalama diyip siteyi kapatabiliyorum. Bu dediğimi bir tek ben mi yapabiliyorum bilmiyorum J

Neyse ki, çoğu zaman Tuğra’ya birşeyler aldığımı zaman kendime almış gibi seviniyorum. Şimdi minik kız gelince de onu süsleyeceğim kendim yerine sanırım. Sağlıklı olalım da gerisi boş..

19 Eylül 2013 Perşembe

17 Eylül 2013 Salı

Hamilelik Günlüğüm 19. Hafta: Bir kıpırdasan diyorum artık küçük hanım!!



19. Hafta Hamilelik Günlüğüme ilişkin yazıma aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

http://www.bebekveben.com/2013/09/10/berrakin-hamilelik-gunlugu-19-hafta/

Oyuncak Yorumu- Angry Birds Kutu Oyunu


Ben çocukken babam işi gereği senede 3-4 defa yurtdışına iş seyahatine giderdi. Bense babam gidiyor diye üzüleceğime, bazen sevinirdim bile. Çünkü bir sürü hediye ve çikolata ile geri dönerdi. İşte bu yüzden, biz de eşimle böyle bir gelenek başlattık. İkimiz de seyahate gittiğimizde Tuğra'ya oyuncak alarak geri dönüyoruz.
 
Yanlız bazen gidilen yer, oyuncak almaya müsait olmayabiliyor. Ya Türkiye'den pahalı oluyor, ya toplantı aralarında alışverişe vakit kalmıyor. İşte o zaman da hileye başvuruyoruz. Türkiye'den oyuncağı alıp, iş toplantısından getirmiş gibi yapıyoruz. O kadar da olsun ama değil mi? Hem sonuç önemli. Oyuncak alındı mı? Alındı.
 
Bu sefer Serdar'ın gittiği yer Libya olunca, haliyle yine aynı yönteme başvurmak zorunda kaldık. Tuğra'nın yanında oyuncağı alamayacağıma göre, yine www.toyzzshop.com a başvurduk. Tuğra'nın uzun zamandır görüp de istediği Angry Birds kutu oyununu aldık.
 
Bu oyun için telefonda oynadığımız angry birds oyununun hayata gelmiş hali diyebiliriz. İçinden çıkan kartlara göre plastikten yapılmış sutünları dizip, sapanla domuzcukları devirmeye çalışıyorsunuz. Bu iş 4 yaşındaki bir çocuk için kolay olmadığı gibi bir yetişkin için de kolay olmayabiliyor. Ama zamanla hem sapanın uzaklığını hem de gerginliğini ayarlamayı öğreniyorsunuz. Bence ailenin tüm bireyleri tarafından oynanabilen uzun soluklu bir oyuncak. Zaten oyun Toyzzshop'un internet sitesinde hobi/yetişkin oyunları alt kategorisinde yer alıyor.

 
Angry Birds'ün diğer oyuncaklarına ise karakterler kategorisinde angry birds'ü seçerek ulaşabilirsiniz.
 

11 Eylül 2013 Çarşamba

İkinci Çocuk Canına Susamak Mıdır?

İkinci çocuk kararını verene kadar yaklaşık 3 sene düşündüm sanırım. Ölçtüm biçtim tarttım. Hatta bakınız burada yazıya da döktüm (İkinci çocuk???) Tuğra üç yaşına geldiğinde “Ben kardeş istiyorum” diyince ise, ölçüp biçmenin sonuna geldim. Herşey bir yana, Tuğra’yı kardeşsiz bırakmamak büyük bir motivasyon oldu benim için. E bir de baktım düşündükçe daral geliyor, “yap kurtul” dedim kendi kendime. “İkinci çocuk olduktan sonra inşallah ve büyük bir ihtimalle pişman olmayacaksın, ama yapmazsan keşke yapsaydım diyeceksin”.
 
İkinci çocuğu beklediğim şu günlerde, Tuğra 4 yaşında. Kendi kendine yemek yiyebiliyor, üstünü kendisi değiştirebiliyor, tuvalet ihtiyacını kendisi giderebiliyor. Bir tek kendi kendine uyuması kaldı, onu da halledeceğiz diye umuyorum (bir süredir umuyorum). Anneanne babaanneye sıklıkla ve rahatlıkla bırakılıp, baş başa takılıp avarelik yapılabiliyor ve hatta tatile bile gidilebiliyor. Yani şu an Tuğra’nın üstümüzde pek bir yükü kalmadı. Evimizde yaşayan küçük bir adam o da.
Arada soruyor muyum kendime, “Kızım sen canına mı susadın?” diye. Hormonlarımdan mıdır nedir, anaçlığım hat safhada olduğu için karnımı okşayıp, iyi ki de geliyor diyorum çoğunlukla. Biliyorum zor olacak. Tam da rahata ermişken tekrar baştan başlayacak herşey. Bir üç sene daha bekleyeceğiz tekrar rahata erebilmek için. Ama bu sefer daha kolay olacak. (Secret dediğimiz). Hem bir tane de küçük yardımcım olacak. Etraftan duyduklarıma göre, Tuğra kıskanacak ve bir sene kendine gelemeyecek. Ama o da geçecek.
Hep gözümün önüne iki kardeşin el ele tutuşup yürüdükleri geliyor, ya da ikisinin bizim yatağa geldikleri, dördümüzün yattığı. “Anne” diye ikisinin koşarak gelip, bana sarıldıkları (Bu satırları yazan gebe kişinin gözleri dolmuştur bile.). Sonra kardeş kavgası yaptıkları, benim olaya müdahale ettiğim, sonra o anın naifliğini onlar büyüyünce gülerek hatırladığım. Anne, baba, iki çocuk, çekirdek aile olarak gezmeye gittiğimiz. Tüm bunlar alıp götürüyor bütün endişelerimi. Her ne yaşayacaksam ikinci çocuk olduktan sonra, ki umarım ekstra bir durum olmaz, hepsine değecek biliyorum.
İşte bu yüzden, ikinci çocuk tüm zorluklara bilerek ve isteyerek göğüs germektir bana göre. Karşılığında aldığınız manevi tatminse paha biçilemez. En azından ben öyle olacağını düşünüyorum. Demem o ki canınıza susayın anacım.

4 Eylül 2013 Çarşamba

Hamilelik Günlüğüm - İlk üç ay: Bebek mi Göbek mi?

Artık hamile olduğum kocaman göbeğim ile 30 km öteden tespit edilebildiğine göre bu durumu cümle aleme duyurabilirim. E bir de hamilelik günlüğü tutmak lazım. ABD'de iken sanal alemde blogger kardeşliği kapsamında arkadaşlık kurduğum Tanla'nın gaza getirmesi ile bundan sonra hamilelik tecrübelerim her hafta bebekveben.com'da. İlk üç aya ilişkin yazım için bakınız:

http://www.bebekveben.com/2013/08/27/berrakin-hamilelik-gunlugu/