Bir zamanlar Tugra'nin annesi bendeniz de cocuktum. Calisan ve bir evin yukunu ustunde tasiyan annem beni sevip ozel ilgi gosterdiginde cok mutlu olurdum. Arkadaslarim ile ogretmencilik oynardim. Bebeklerim ogrenci olurdu, onlara ders anlatirdim. Tenefus aralarinda da kalemle sigara iciyormus gibi yapip diger ogretmen arkadaslarim ile kocalarimizi cekistirirdik. Evcilik oynardim bazen. Bir sandalyeye iki kisi oturur dolmusa binip gezmeye gidiyormus gibi yapardim.
En cok anneannem, dedem, teyzem, dayim ve kuzenlerimin yanina Istanbul'a gitmeyi severdim. O kadar severdim ki daha ilkokuldayken israrlarima dayanamayan annem ve babam beni tek basina otobuse bindirmeye ve yaz tatilini orada gecirmeme ikna olmuslardi. Dedemin ceyiz dukkaninda calismayi severdim. Evin altindaki dukkana sabahtan gider toz alir, raflari duzeltirdim. Musteri gelince boyuma bakmadan tezgahin arkasindan nevresim begendirmeye calisirdim. Bazen basarili da olurdum. O zaman cok mutlu olurdum, "Ben sattim" diye. Orada calismayi o kadar benimsemistim ki, birgun dukkanin kapisina "Eleman araniyor" diye yazi asilinca cok bozumustum. "Ben varim ya" diye. Havalar isininca Bayramoglu'ndaki yazliga giderdik hep beraber. Sabahtan aksama kadar kuzenlerim ile oynar, havuza girer, sozum ona onlara ablalik yapardim.
Dayimin "Cevat Kelle" kamerasina poz vermeyi cok severdim. Yeryer bir koltukta bacak bacak ustune oturup poz verirdim, yeryer "Surahi Nine" taklidi yapardim, yeryer "Aboneyim abone" "Zimterelelli" sarkisini soylerdim.
Bana hep "Cadi Berrak" derlerdi. Tamam kabul ediyorum, ozellikle dayimin kamera kayitlarini izledikten sonra, cok kolay bir cocuk degilmisim. Ama anladigim ilgiyi cok seven ve kiskanc bir cocukmusum. En komigi "Sen beni sevmiyorsun. Sen abime canim oglum dedin, bana sadece Berrak dedin, sen beni sevmiyorsun" diye anneme olan isyanim sanirim. Tamam arada fevrilese de biliyorum. Ama ben cadiysam, digerleri ne. Ben cadi falan degilim bana ne :)
O zamandan bu zamana ne kadar cok sey degisti. Benimle evcilik oynayan arkadaslarim, evlenip cocuk sahibi oldular. Bebekliklerini bildiklerim ve hala kucuk sandiklarimin universiteye girdigini duyunca sasiriyorum. Halbuki ben bile anne oldum. Canim dedem gecenlerde rahmetli oldu. O dukkan ve evin bulundugu binanin yerine baska bir bina yapildi. Dukkan da yan sokaga tasindi. Arada gidip oturdugumda, musteriler beni tezgahtar sanip bisey sorduklarinda ilgilenmiyorum bile. Halbuki kucukken beni kaale alsalar diye beklerdim. Kuzenlerim kazik kadar oldu, neredeyse dukkanin basina gececekler. Cocuklugumu gecirdigim Bayramoglu'ndaki eve ise cok az gider olduk.
Zaman ne cabuk geciyor. Dun cocuk olan ben simdi anneyim. Hala ne zaman buyuyup anne oldugumu anlayamiyorum cogu zaman. Kendimi hala cocuk hissediyorum. Hala ilgi bekliyorum ve hala kiskancim. Cocukca hareketler yapiyorum bazen. Bu Tugra'nin cok hosuna gidiyor. "A arkadas geldi" diyor kendi kendine herhalde. Dun "Aboneyim abone" sarkisini soyleyen ben, bugun Tugra'ya cocuk sarkilari soyluyorum.
Bugun cocuk olan Tugra yarin baba olucak, ben de babaanne. O zaman da o bu zamanlari dusunup, ah vah edecegim herhalde. Anin kiymetini bilmek, doya doya yasamak lazim hayati. Zira tutamiyoruz zamani...
Çok güzel bir yazı olmuş kuzen :) büyüdük valla bazen o hayatın basit olduğu zamanlar bayramoğlunda ne çok eğlenirdik :)
YanıtlaSilValla ben cok ozluyorum o gunleri be kuzen. Belki bizim cocuklar eglenir Bagramoglu'nda, Tugra da abilik yapar sizinkilere. Bak super proje, bunu hayata gecirelim.
YanıtlaSil