21 Kasım 2012 Çarşamba

Cocuk da yaparım kariyer de yalanı


Suskunluğumu bir isyan ediş ile bozmak istiyorum. Türkiye'ye döneli 6 ay oldu. 6 aydır çalışan bir anneyim. Ben ki çalışmayı bu kadar severim, çalışan anne olmayı hiç sevmedim. 

Tuğra'yı sabahları okula bırakırken ki o mahsunluğuna dayanamıyorum. Hasta olunca işten izin alabilmek için bin takla atmaya dayanamıyorum. Öğle tatillerinde alışveriş merkezlerinde çocuğu ile gezen annelere bakmaya doyamıyorum. İş yerinde çocuk sesi duyunca içimin hop etmesine dayanamıyorum. Çalışmayan annelerin çocukları ile doya doya vakit geçirmelerine gıpta ediyorum. Eve gelir gelmez butun zamanımı enerjimi Tuğra'ya harcıyor, arayı kapatmaya çalışıyorum ama ne ona yetiyor ne de bana biliyorum.

Kariyer mevzuuna gelince. Bizim meslekte  mesai bitti mi işten çıkılmıyor bazı zaman. Aslında çoğu zaman  ben eve iş götürmek pahasına çıkmayı tercih ediyorum. Mesaiye kaldım diyelim, oğluşumla geçirdiğim akşam mesaisinden feragat etmek zorunda kalıyorum.

İsyanlardayım. İşi bırak evinin hanımı ol deseler, düşünmeden bırakır mıyım, onu da sanmıyorum. 

Çalışmayan anneliği de tatmış bir insan olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, evde çocuğuna kendin bakmak güzel olmakla beraber inanılmaz sabır gerektiren, zaman zaman insanın kendini sokağa atasını getiren bir durum. Ama düzeni tutturunca, arada nefes alacak zamanlar yaratınca harika bir doyum.

Çalışan anne olmak ise psikolojik bir yük insanın üstünde. Sabah işe koş, akşam gel evde koş, çocuğu uyut yemek yap, vaktin kalırsa kendin için 1 saat ayır, uykusuz kal, ama herşeyi yarım yamalak yap. Ne kariyerine asılabil, ne evine, ne çocuğuna, ne kendine. Hepsinden bir gıdım ama yarım yırtık. 

En kötüsü de sürekli bir sorgulama içinde olmak. 

Ben sevmedim bu hali. İdeali bu değil. Ha hangi insan ideal hayatı yaşayabiliyor orası ayrı mevzu. Ama ben çocuk da yaparım kariyer de diyenlerden değilim. Bu şartlarda çocuk da yarım kariyer de..