25 Ağustos 2014 Pazartesi

Oyuncak yorumu: Max Steel Turbo Dönüşebilen Figür

Oyuncakçıda olup da popüler olup da reklamlarda çıkıp da bizde olmayan oyuncağı bulmak çok zor çok şükür. Neneler, dedeler, emmiler, teyzeler amcalar sağolsun. Tuğra'ya oyuncak alacakları zaman benden istihbaratı alıp alıveriyorlar hediyeyi. Hal böyle olunca yavruya doğum gününde hediye almak çok zor oluyor. Bir de paşamız bu sene herşeyin sürpriz olmasını istedi. Doğum günü pastasının bile.

Biz de öylesine gezmeye gidiyormuş gibi oyuncakçıya soktuk Tuğra'yı. Gezerken en çok neye tezahürat etti gözlemleyerek. En çok Max Steel oyuncaklarının önünde vakit geçirdi. En fazla da bir düğmesine basınca rokete dönüşen figürü beğendi. Sürpriz olsun diye oyuncağı oradan almak yerine toyzzshop'ın internet sitesinden sipariş verdik. Tuğra'nın doğum günü partisi cumartesi idi. Bense siparişi salı akşam verdim. Siparişin en geç cuma günü ulaşması için not bıraktım ve aynen dediğim gibi kargo cuma günü elime geçti.

Tuğra ise aldığı hediyelerden en çok buna tezahürat etti. Bir iki gün boyunca da elinden bırakmadı.

Toyzzhop'ın internet sitesinde karakterler bölümünde 'Max Steel'i seçerek bu oyuncağı rahatlıkla bulabilirsiniz.

http://www.toyzzshop.com/oyuncak-karakter-figur-oyuncaklari/mattel-max-steel-max-steel-turbo-donusebilen-figur/881b72650ff9d404f2ca93024788a2ca/ 



















17 Ağustos 2014 Pazar

Geçmesin zaman: Tuğra 5 yaşında

Sabahın 5'inde önce gördüğüm rüyanın etkisiyle açmıştım gözümü. Rüyamda sen geliyordun, yüzünü bile görmüştüm. Sonra beni uyandıran şeyin tatlı tatlı başlayan sancılar olduğunu fark etmiştim. Hiç paniğe kapılmamıştım. Sen geliyorsun diye sevinmiştim. Güle oynaya gitmiştik hastaneye. Çok da uzun sürmeyen bir doğum sonrası girmiştin hayatımıza. Seni ilk gördüğüm o anı hiç unutamıyorum. Bembeyaz topanak bir surat. 'Sen ne tatlı şeysin öyle, kuzum benim' demiş sevmiştim seni.

Doğum sonrası komplikasyonlar sonrası bile moralim bozulmamıştı. Sen vardın artık hayatımda çünkü. Yaşamak mutlu olmak için en önemli sebebimdin artık. Zaman geçtikçe kalbime sığamaz oldu sana olan sevgim. İlk 'anne ' diyişin. Bana sarılışın. O kadar hızlı geçti ki zaman. Bir anda kocaman oluverdin. 5 yaşına geldin. 

Sana bakınca içim doluyor. İnanamıyorum gözlerime. Benim oğlum olduğuna. Ne kadar şanslı olduğumu fark edip, şükrediyorum. Dua ediyorum sağlıklı ol, hep mutlu ol diye. Çoğunun aksine büyü de kendi başının çaresine bakabil istemiyorum. Geçmesin istiyorum zaman. Hep benim bebeğim olarak kal. Sabahları yatağından kalkıp pıtır pıtır yanımıza gel. Sarılalım, sabah mayışması yapalım. Geceleri uyanıp 'susadım' de. Uyumadan önce 'seni seviyorum' de sen yeter ki, uykusuz kalırım ben. Hep 'anneeeee' diye bağır içerden. İçimden 'yine ne var acaba?' diyerek yanına geleyim. Ağladığın tek şey oyuncağının kırılması olarak kalsın. En önemlisi gözlerindeki gülünce dünyamı aydınlatan o ışıltı hiç sönmesin canım oğlum. Çok mutlu ol sen. Güzel günler gör. 'Oh be ne güzel yaşamak, iyi ki doğmuşum' de. 

İyiki geldin hayatımıza. Sürpriz yumurtam, en büyük zenginliğim benim....

14 Ağustos 2014 Perşembe

Alternatif Anne Yazım: Bir Uyku Eğitimi Zaferi

Kucakta ve ayakta sallanmadan, yatağında bir oraya bir buraya dönerek uyuyabilen bir bebeğim var. Nasıl mı? Önce 40 defa Maşallah diyin, sonra aşağıdaki yazıyı okuyun :)

http://alternatifanne.com/bir-uyku-egitimi-zaferi/

Alternatif Anne Yazım: Çocukla tatil yapılır mı?

Bu sene tatil yaptım mı? 
Çocuklarım mı tatil yaptı ben mi yaptım?
İlk fırsatta yine tatile gider miyim yoksa şurdan şuraya adımı mı atmam?
Hepsi ve daha fazlası Alternatif Anne yazımda. Linki aşağıda...

http://alternatifanne.com/cocukla-tatil-yapilir-mi/ 

27 Haziran 2014 Cuma

Oyuncak Yorumu - Çılgın Penguenler

5 yaşındaki oğlum Tuğra hala kendi kendine oynamak yerine bizimle oynamayı tercih ediyor. Ben de çoğunlukla dinazorları dövüştürmek, şövalyecilik oynamaktansa edebimizle koltukta oturarak oynanan kutu oyuncaklarını seviyorum. Tuğra da bunu bildiği için 'hadi oyun oynayalım' dediğinde, hemen gidip kutu oyuncaklarından birini getiriyor. O yüzden evimizde Tuğra'nın yaş grubuna uygun pek çok kutu oyuncağı mevcut. Kutu oyuncaklarını uzun ömürlü olmaları sebebiyle de tercih ediyorum. Ne de olsa geriden gelen bir de kardeş var. O büyüyünce tepelerden çıkarırım beraber oynarlar diye hevesleniyorum.

İşte bunun için Tuğra'ya hangi oyuncağı alsak diye Toyzzshop'un internet sitesinde dolanırken,  Tuğra 'Çılgın Penguenler' adlı kutu oyuncağını seçti. Lıngırdayan bir buzdağına penguen yerleştirmekten ibaret gibi gözükse de Tuğra ile oynadıkça işin o kadar da kolay olmadığını, bir o kadar da zevkli olduğunu gördük. El-göz koordinasyonunu artırması, denge kavramını öğretmesi açısından da bu oyuncağı faydalı buldum diyebilirim. Şimdi eve gelen misafirlerin de yakasına yapışıp penguen yerleştirmece oynuyoruz.

Siz de Çılgın Penguenleri ya da diğer kutu oyuncaklarını denemek isterseniz
www.toyzzshop.com dan kolayca sipariş verebilir, hediye paketi yapılmış olarak 2-3 gün içinde oyuncağınızı kapınıza kadar getirtebilirsiniz.


28 Mayıs 2014 Çarşamba

Doğum Hikayem - Hoşgeldin Nehir



Herşey 38. haftanın başında bir pazartesi günü gittiğim doktor kontrolünde doktoruma 'ellerimde biraz şişlik var' dememle başladı. Aslında 'hamilelikte ödemin olacağını' söyleyip önemsemeyeceğini düşünüyordum ki 'idrar tahlili yapalım' dedi. Sonucu da perşembe günü tekrar kontrole gidince görüşmeyi planlıyordum. Derken salı günü internetten merak edip tahlil sonuçlarına baktığımda idrarda 0 olması gerekn protein değerinin 300 olduğunu görünce paniğe kapıldım. Perşembeyi beklemeyip hemen doktora gitmeye karar verdik. Doktorum idrardaki protein kaçağının gebelik zehirlenmesi, diğer deyişle preeklampsiye işaret ettiğini, bu durumun da yüksek tansiyona neden olarak hem bebek hem de anne için hayati risk taşıdığını söyledi. Aslında tansiyonum  o güne kadar hep düşüktü, ama sanırım tam başında yakalamışız.Biraz daha beklesek tansiyonum yükselebilirmiş. Bu nedenle suni sancı ile doğumu başlatmaya karar verdik.

İnsanın ertesi gün doğuracağını bilerek eve gitmesi ne garip bir duyguymuş. O gece çok mutluydum, hiç endişeli değildim ve de çok heyecanlıydım. Bana böyle durumlarda deli cesareti gelir zaten. Sabah erkenden kalktık ve hastaneye gittik. Prosedürler tamamlandıktan sonra saat 9:30'da suni sancıyı vermeye başladılar. İlk başlarda hafif hafif başlayan sancının dozu giderek arttı. Doktorum henüz gelmemişti ama sürekli iritibat halindeydik. Suyumun patlamasıyla doğum da bir anda hızlanıverdi. O zamana kadar kaçak göçek eşim yanıma geliyor elimi tutuyordu. Benim sesim yükselmeye başlayınca onu da doğumhaneden kovaladılar. Sonrası çok hızlı oldu ben bile anlamadım. Bir anda sancılarım arttı.    Doğum başlıyor diye doktoruma haber verildi. Doktorum geldi. Epizyotomiyi yaptı, ıkın dedi ve Nehir doğdu. Suni sancı verildikten yaklaşık 1 buçuk saat sonra doğum yaptım. İlk verdiğim tepki 'aaa doğdu mu, ne çabuk, bakayım' oldu. Doktorum 'bak' diyerek Nehiri kaldırıp gösterdi. Allahım ne büyük mutluluk, herkese nasip et.

Bu kadar güzel bir doğumun ardından güle oynaya odama götürüldüm. Az da olsa sütüm geliyordu. Nehiri emzirdim.  Yarım saat sonra rahatsızlandım ve doktoru çağırdık. Beni yeniden doğumhaneye aldılar. Ne yazık ki ilk doğumda da başıma gelen atoni, yani rahim kanamasının durdurulamaması durumu bu sefer de oldu. Neyse ki ilk seferle kıyaslanmayacak derecede hafif atlattım bu durumu. Meğer gebelik zehirlenmesi nedeniyle oluşan yüksek tansiyon kanamayı tetiklermiş. Kanamayı durdurdular bu sefer de tansiyonumu kontrol altına almak için beni doğumhanede tuttular.  Bebeğim yanımda değil, her tarafımda hortumlar, annem ve eşim arada gelip gidiyor. Yine de geçti gitti. Yine olsa yine normal doğum yaparım. Ama artık Allah isteyene versin. Bana kafi diyorum. Zaten sürekli bana çocuk yaptırtmaya uğraşan doktorum bile 'Aman ha sakın bir daha doğurayım deme' dedi.

Bu arada Tuğra'ya da söz vermiş olduğumuz için ben odada olmasam da yine de hastaneye gelmesini istedim. Kardeşini görünce utanmış once. Sonra yanına gitmiş fotoğraf çektirmiş. Ertesi gün beni de odaya çıkardıklarında tekrar geldi Tuğra bizi görmeye. Hiç unutamadığım bir sahne yaşadık o an. Tuğra bir heyecanla odaya girdi. Yüzündeki gülümseme benim her iki kolumdaki damar yollarını ve bandajları gorunce bir anda soluverdi. Kıyamam. 'Bunlar ne' dedi. Endişelendi bence. Ben de onu avutmaya çalıştım. Sonra dua ettim. Allah yavruları annelerinden ayırmasın diye. Sonra çıkarken 'ne güzel bir aile olduk dimi baba, artık dört kişiyiz' demiş.


Nehir kızım dört aylık oldu bile. Artık o dünyaya alıştı, Tuğra kardeşine alıştı. Biz de yeni dört kişilik hayatımıza alıştık. O kadar tatlı telaşlar ve yorgunluklar içindeyim ki pek kendime vakit ayırmaya, yazı yazmaya vakit bulamıyorum. Ama Nehir büyüdükçe düzenimiz oturuyor. Artık daha çok paylaşım yapacağım. Beni izleyin anacıım.