27 Eylül 2010 Pazartesi

Doğum Hikayem 1

2008 yılının Aralık ayında hamile kaldığımı öğrendiğimde başladı Tuğra ile serüvenimiz. Hamile kalmadan önce bir arkadaşım hamilelik dönemini çok sevdiğini söylediğinde çok hoşuma gitmişti. Ben de hamileliği çok sevdim. Ama hakkını yemeyelim, şimdi olduğu gibi karnımdayken de üzmedi beni Tuğrişim. Ne mide bulantısı ne aşerme. Sadece son aylarda mideme yaptığı baskı nedeniyle geceleri reflüm azıyordu. Son dönem pek bişey yiyemez olmuştum.

Doğum yaklaşıp Ağustos ayına geldiğimizde doktorumun izne ayrılacağını öğrendim. Onun yerine beni başka bir profesöre emanet edecekti. Tabi doğum arifesinde moraller biraz bozuldu. Zira, sadece kendi doktorum orda olduğu için ismi lazım olmayan hastanenin nispeten kötü şartlarına razı olmuştum. Doktorlarına, verilen hizmete, hemşirelerine diyecek yok, ama tek kişilik odaların az oluşu, aynı fiyata çok daha iyi şartlarda doğum yapabilecek olmam gibi diğer faktörler de vardı. Kısa bir silkelenmeden sonra herşeyin iyi olacağına inandırdım kendimi yeniden ve sakince doğumu beklemeye başladım.

38.haftamda artık ne zaman doğacağına dair tahminler çoğalmaya başladı. Tabii ki Tuğra tam olarak annesinin istediği tarihte dünyaya gelmeye karar verdi. 18 Ağustos 2009 sabah saat 5'te, gözlerimi açtığımda rüyamda Tuğrayı gördüğümü hatırladım ve annemin hadi kızım hazırlan ne duruyorsun dediğini. Bilinçaltı işte. Çok geçmedi ki beni uyandıranın hafif bir sancı olduğunu fark ettim. Ama o kadar tatlı bir sancı ki, hiç unutmuyorum. Sancı çekiyor olmama sevindiğimi hatırlıyorum. Yavaşça kalkıp salona gittim ve sancıların düzenli gelip gelmediğinden emin olmak için saate baktım. 5 dakikada bir geliyordu. Serdarı uyandırmaya karar verdim. Hastaneye gitmeye, ama annemlere haber vermemeye karar verdik, yanlış alarm da olabilirdi, milleti sabahın köründe ayağa kaldırmanın anlamı yoktu. Güle oynaya hastaneye gittik, sancılar tatlılığını koruyordu. İlk muayene yapıldığında açılmanın başladığını öğrendik. Doğum başlamıştı. Annelere haber verildi.  1 saat içinde herkes başıma toplanmıştı. Bu arada benim sancılar da artmaya başladı tabii ki. Doktorum gelip keseyi patlattıktan sonra sancılar daha da arttı. Annemler ve Serdar arada gelip elimi tutuyorlardı. Dediklerine göre çok kibar doğum sancısı çekmişim :) Bu arada doktorum bebeğin biraz büyük olduğunu, doğumun rahat geçmesi için epidural yapılabileceğini söyledi. Epidural olduktan sonra, epidurali icat edene dua ettiğimi hatırlıyorum.

Veee artık hazırsın doğuma alıyoruz dediklerinde, o an ki psikolojimi çok net hatırlıyorum, çok mutluydum. Meğer bu psikoloji benim için çok gerekliymiş, o kısma daha sonra gelicez. Benim zaman mevhumum kalmamıştı tabii ki. Ama çok zaman geçmemiştir sanıyorum, oğluşun bacaklarını gördüm :) O an ne uzun bacaklı dediğimi hatırlıyorum. Daha yüzünü görmeden yıkayıp giydirmeye götürdüler, sonra giydirip getirdiklerinde, bembeyaz yumanak bir kar topunun bana baktığını hatırlıyorum. "Kuzuuum ne tatlı şeysin sen öyle" demişim. Annemler de sesimi duyunca rahatlamışlar hatta. Kısacası çok güzel bir doğum yaptım, hala hatırlayınca hoşuma gidiyor. Gel gelelim hikayenin bir de devamı var....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder