22 Ocak 2012 Pazar

Cocukla cocuk olmak


Kis geldigi icin gezegen Tugra ve annesi olarak eskisi kadar disari cikamiyoruz. Zira hava bazen -15 dereceye kadar iniyor. Dolayisiyla daha fazla evde zaman geciriyoruz. Iki bucuk yasinda, isi gucu oyun ve muzurluk olan ve hatta icinde enerji motoru oldugundan suphelendigim canim oglum Tugra'yi oyalamak ise bayagi bir enerji ve hayal gucu gerektiriyor.

Birgun Tugra'yi oyalamaya calisirken kendi kendime "onun kadar ben de eglensem, onu oyalamak hic zor olmazdi"derken buldum. Ben de "cocukla cocuk" olmaya karar verdim. Cocugunuzun olmasinin en guzel yaninin cocukca hareketler yaptiginizda birinin sizi yadirgamasindan ziyade cocugunuzun size kikir kikir gulmesi oldugunu fark ettim.


Iste bu yuzden evimize kisa bir ziyaret yaptiginizda beni 20 metrekarelik salonumuzda kovalamacilik oynarken, "grrr" diye dinazor taklidi yapan Tugra'dan korkarak kacarken, arabalari "vrmm vrmm" diye yaristirirken, deli deli dans ederken, bagira cagira cocuk sarkilari soylerken ve hatta gardiroba girmis karanlikta oyun oynarken bulabilirsiniz.

Ama ne yazik ki her zaman icimdeki cocugu ortaya cikaramiyorum. Bazen kendimi saat hesabi yaparken bulabiliyorum. Benim icin gun iki donemecten olusuyor. Birinci donemec, Tugra'nin sabah uyanmasi ile ogle uykusuna yatmasina kadar olan sureden olusuyor. Ilk donemec beni genelde zorlamiyor. Hava yadinlik oldugu icin genelde disari cikiyoruz. Evde kaldigimiz zaman da ben gundelik islerimi hallederken Tugra'yi da isin icine dahil ediyorum. Bakti ev isi sarmadi, vazgecip kendi kendine oyun oynamaya ikna oluyor zaten :) Saat musait oldugu icin Turkiye'den anneanne, babaanne ile canli baglanti yapiyoruz. Su bilgisayari, hatta interneti ve hatta goruntulu konusmayi icat edenden Allah razi olsun zaten. Tamam dokunamiyoruz, sarilamiyoruz ama bir nevi evimize misafirlige gelmis gibi oluyor gurbette ozlediklerimiz. Isi abartip kahvelerini caylarini da alip geciyorlar karsimiza bazen :) Neyse ne diyordum derken Tugra'nin ogle yemegi saati geliyor, sonra da uyku saati. Boylece, birinci donemeci alnimizin akiyla atlatiyoruz.

Tugra uyurken, ben genelde ev isi yapmamaya, canim ne isterse onu yapmaya, ikinci donemec icin enerji depolamaya calisiyorum. Tugra'nin uyanmasi ile beraber ikinci donemec basliyor. Bazen ahenkli bir sekilde oyun oynuyoruz, zaman geciveriyor. Bazen de degil Tugra'yi oyalamak, benim bile canim hic birsey yapmak istemiyor. Daha dogrusu kimse beni ellemese, televizyonun karsisinda mayissam istiyorum. Gel gor ki bidik oglum oyun istiyor. O gunler bana gecmiyor iste. Ama oglumun da hakkini yemeyeyim. "Tugra ben cok yorgunum, hadi yatakta oynayalim" diyorum. Oyuncaklarini getiriyor. Ben mayisirken hayal gucumu zorlayarak degisik oyunlar turetmeye calisiyorum ve zaman geciveriyor.

Bu zamanlarini cok arayacagim farkindayim. Simdi pacamdan ayrilmayan oglum, yarin "oglum gel de biraz yanimda otur dedigimde" "uff anne" diyerek beni savusturucak. Ama ne yalan soyleyeyim, benim icin gunun en huzurlu zamani Tugra'nin gece uykusuna gecmesinden sonra -ki bu gece 11 ila 11:30'a tekabul ediyor- basliyor.

"Tugra 4'te uyandi, en erken 10'da uyur, ne yapsam da oyalasam da saati 10 etsem" diyerek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder