15 Eylül 2011 Perşembe

Okulda 2. ve 3. gun

Kreste ikinci gunumuz de bekledigimden iyi gecti. Tugra ile beraber gittik. Tugra yine cok heyecanli ve hevesliydi. Gider gitmez Tugra'nin ogretmeni koordinatorle olan toplantimi hatirlatti. Tugra oyuna dalmisti zaten. "Tugra'cim ben simdi gidiyorum, gelicem sonra dedim". "Tamam" dedi. Yarim saat suren toplantidan sonra dondugumde, Tugra hala kendi kendine oyun oynuyordu. "Vay be" dedim kendi kendime. Oglum buyumus, cok heyecanlandim ve mutlu oldum.


Ikinci gun de can alici sahneler yasanmaya devam etti. 1 bucuk yasinda olan iki cocuk ara ara agliyordu, benim de icim parcalaniyordu. Dikkatimi ceken nokta, ogretmenlerin cocuklari telkin etmeleri, ama direk onlarla ilgilenmemeleri, kendi kendine sakinlesmelerini saglamakti. Bunu koordinatorle de paylastim ve bunun genel bir politika ya da strateji olup olmadigini sordum. Orada toplam 10 tane cocuk oldugunu, iki cocuk ayni anda aglarken, ogretmenler onlarla ilgilenirse, diger 8 cocugun basibos ve ilgisiz kalacagindan bahsetti. O kadar ki arada dayanamayip cocuklari ben sakinlestirip, dikkatlerini baska yere cekiyordum. Bilemiyorum biz mi farkliyiz Amerikalilardan. Yargilamadan anlamaya calisiyorum su an.

Diger can alici nokta, bir ara cocugun birinin beni oyun arkadasi ilan etmesiydi. Benden kacip, sonra kosarak gelip, en sirin gulumsemesiyle "Hiii" diyordu. Ah ah benden super kres ogretmeni olurmus. Bunu bir kere daha fark ettim. Minik Lucia da(daha once Lusha yazmistim ama meger Lucia diye yaziliyormus) beni yanina oturttu, benimle oynamak istedi. Sonra Tugra ile beraber oynamaya basladilar. Bir ara Lucia'nin ici kaynadi, Tugra'ya sarilmak istedi. Tugra elindeki oyuncagi alacagini zannetigi icin Lucia'yi ittirince, Lucia aglamaya baslamasin mi? Sonra Tugra sarildi da gonlunu aldi.

Derken 3. gune geldik. Gittigimizde yillik tatbikat vardi. Butun okulu bosaltmislar, cocuklar el ele tutusmus yuruyorlardi. Biz de katildik konvoya. Tugra da arkadasinin elini tutarak yurudu, yuzunde gulumsemeyle. Tatbikat bitip biz sinifa girdigimizde ben ogretmene Tugra'yi bugun de yalniz birakmayi dusundugumu soyledim. Sonra Tugra ile vedalastim ve kresin girindeki koltukta biseyler okumaya basladim, aklim Tugra da kalarak. 20 dakika sonra resepsiyondaki kiz Tugra'nin aglamakta oldugunu soyledi. Nedense hic beklemiyordum. Tugra 2 gunde bana cok guven vermisti. Bir gittim ki bizimki iclenerek agliyor, annemi isterim diye. Meger ogretmen ellerini yikamak uzere kucagina almis ve bizimki basmis yaygarayi. Dil anlamamasi en buyuk problem. Ikincisi, Tugra oyle herkese kendini elletmez. Disardan gulumser ama fazla yaklastirmaz kendine. Once guven duymasi, alismasi gerekir.

Aslinda bundan dolayi agliyor olmasi biraz rahatlatti. En azindan durup dururken annem nerde diye aglamadi. Sonra ben sakinlestirdim, anlattim ogretmen elini yikamak istemis diye. Sonra oyun oynadik yine. Giderken de gitmek istemedi. Ama biraz etkilendi galiba, ben bir ara evden ciktigimda babasina icli icli "annem nerde" demis birkac defa. Beni sorarsaniz ben zaten butun gece yuregimde bir sizi ile gezip caktirmamaya calistim. Ne kadar agladi, nasil agladi diye dusunup durdum, bir basina cocugum kendini yapayanliz mi hissetti?

Carpici bir diger nokta ise, birgun once hickirarak aglayan iki cocugun hic aglamiyor olusuydu. Tugra okula baslamadan koordinator alisma sureci hakkinda bana "yara bandini yavas yavas cekmektense bir seferde cekmek cok daha iyidir" demisti. Ama o cocuklari aglayarak gordukten sonra Tugra'nin da bir butun gununu oyle aglayarak gecirdigini bilerek yasayamam gibime geliyor. Benim isim zaten Tugra, uzatalim alisma surecini, gerekirse ben 1 ay gidip giristeki koltukta oturayim, ellerini yikamaya altini degistirmeye gireyim Tugra ogretmenlerine yaptirana kadar. Arkasi yarin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder